Yabancıların Çalışma İzinleri İle İlgili Yaşanan Sorunlar İlgili Birimlere İletildi.
İlçemizde Turizm ve tarımsal faaliyetlerden sonra özellikle son yıllarda yabancı yerleşiminin tetiklediği inşaat sektörü de ilçemiz ekonomisinin önemli girdilerinden birisini oluşturmaktadır. İlçemiz sadece Türk yatırımcılar değil yabancı yatırımcıların da gözdesi durumuna gelmiştir. Ancak bu alanda ve özellkle yabancı uyrukluların çalışma izinleri ile ilgili sorunlar yaşanmaktadır. Söz konusu sorunların artış göstermesi ve son dönemde .eşitli mağdurşiyetlere de neden olması üzerine Odamız tarafından bu konuda bir çalışma yapılmıştır. Konu ile ilgili Odamız tarafından yapılan araştırma ve sektör mensuplarının görüşleri neticesi ortaya çıkan sorunlar ve önerilerimiz bir rapor olarak Başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve diğer ilgili birimlere iletilmiştir. Söz konusu raporlarda şu görüşlere yer verilmiştir. Malumlarınız olduğu üzere yabancıların Türkiye’deki çalışmalarını izne bağlamak ve bu yabancılara verilecek çalışma izinleri ile ilgili esasları belirlemek amacı ile hazırlanan 4817 Sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun 06.03.2003 tarih ve 25040 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu Kanunun 22 enci maddesine istinaden hazırlanan “Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliği” (YÇİHKUY)’de 29.08.2003 tarih ve 25214 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. Söz konusu düzenlemeler ile değişik kurumlarca çalışma izni verilmesinin oluşturduğu sakıncalar giderilmeye çalışılmış ve aynı zamanda çalışma izni prosedür ve işlemlerinin tek elde toplanması sağlanmıştır. Bu konuda mevzuatın ve yetkili makamın tek elde toplanması kanımızca olumlu bir adımdır. Ancak uygulamada izin sürecinin uzunluğu ve zorluğu ile izin işlemlerinin merkeziyetçi oluşu birçok sorunun yaşanmasına ve izin alma sürecinin zorlaşmasına neden olmaktadır. Bu durumda özellikle sezonluk bir çalışmayı gerektiren, yaşanan yabancı dil sorunu ile belirli meslek dallarında Türk uyruklu personel bulunamamasından kaynaklanan sorunlar nedeni ile yabancı uyruklu personel istihdamının neredeyse zorunlu olduğu turizm ve emlak sektöründe çok daha öne çıkan bir konudur. Bu sorun her yıl 37 değişik ülkeden turisti ağırlayan bölgemizde çok daha bariz hissedilmektedir. Önceleri Alman veya İngiliz ağırlıklı bir yapıya sahip turizm yörelerimizde, doğu blokunun dağılmasını takiben turist çeşitliliğinde büyük artış yaşanmıştır. Antalya bölgesine toplam turist içinde önceleri % 60 ını Alman uyruklular oluştururken 2007 yılında Ruslar ve BDT ülkeleri ilk sıraya gelmiştir. Çoğu kendi dillerinden başka dil bilmeyen bu ülke insanlarına (Rusya, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Hırvatistan, Macaristan) hizmet vermek için bu dilleri konuşan insanlara ihtiyaç bulunmaktadır. Halen bu dillerin birçoğunda hizmet veren kokartlı rehber mevcut değildir. Bu itibarla turizm ve son yıllarda gelişen emlak sektöründe özellikle bölgemizde artan turist çeşitliliğine paralel yabancı uyruklu çalıştırılması ihtiyaçtan öte bir zorunluluk halini almıştır. Bu konuda suiistimallerin ve kendi ülke vatandaşımızla haksız rekabetin önlenmesi için tedbirler alınmalı ancak bu tedbirler sektörün gelişimini engellememelidir. Bu itibarla bu tür çalışma izinleri ile ilgili inisiyatifin yerel meslek kuruluşlarının görüşünü de alarak yapılacak bir sisteme oturtulması gerekmektedir. Süreç içerisinde, belki de en çok sakınca doğuran husus, ilk defa izin alınması halinde, çalışma izni inceleme süresi olan doksan günlük müddette, yabancı uyruklunun hukuki statüsünün belirsizliğidir. Diğer bir ifadeyle çalışma izni başvurusu yapılmış ancak başvurusu henüz incelemede olan yabancı, işveren yanında çalışmaya başlayabilecek midir? Başlayabilirse sosyal güvenlik anlamında buna ilişkin sonuçlar ne olacaktır? Uygulamada, çalışma ve ikamet izni alınmadan SSK’ ya gerekli müracaatta bulunulamadığı görülmektedir. Şu halde, Kanundaki bu açıklığın giderilmesi gerekmektedir. Bu yönde bir öneri olarak da, başvuru tarihi itibariyle çalışma izni neticesine kadar, yabancının ilgili işveren yanında çalışabileceğine kanuni zemin hazırlamak yukarıda belirttiğimiz sorunların bertarafı açısından ileri sürülebilir. Aynı zamanda, ülkemizde görev yapacak yabancı uyruklu mühendisler için, Türkiye Mimarlar ve Mühendisler Odası’na kayıt şartı aranmakta, odaya kayıt olunması için ise üniversite diplomasının Yüksek Öğretim Kurulu tarafından onaylanması gerekmektedir. Bu prosedür oldukça uzun süreli bir zamanı gerektirmektedir. Ancak unutulmaması gereken husus bu süreç zarfında yabancının hukuki statüsünde belirsizlik devam etmektedir. Bu yüzden yabancı uyruklu mühendisler için en azından bu süreç içinde hukuki statülerinin belirlenmesi konusunda yasal bir düzenleme yapılması yerinde olacaktır Ülkemizde yabancı yatırımların özendirilmesi, yabancı yatırımcıların haklarının korunması ile yabancı yatırımların gerçekleştirilmesinde izin ve onay sisteminin bilgilendirme sistemine dönüştürülmesi yolu ile ülkemize yabancı sermaye girişinin arttırılması amacı ile 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu 17 Haziran 2003 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Anılan düzenlemeler sonrası yabancı sermayeli şirket kuruluşları ve yabancıların ülkemizde ticari faaliyette bulunmaları ile ilgili birçok bürokratik engel ortadan kaldırılarak en az üç ayı bulan bu süreç bir güne indirilmiştir. Gelişmeler sonunda 1954–2002 yılları arasında toplam 5.588 adet olan ülkemizdeki toplam yabancı sermayeli firma sayısı 2007 yılı itibarı ile toplam 15 bini aştığı görülmüştür.
Bu gelişmeler ilçemizde de benzer şekilde yaşanmıştır. 2002 yılı sonunda toplam 40 adet olan yabancı sermayeli firma sayısı yapılan yeni kayıtlar ile 2007 yılı Ekim ayı sonu itibarı ile 673 firmaya ulaşmıştır. Bugün toplam 7.550 faal üyesi bulunan Alanya Ticaret ve Sanayi Odası üyelerinin % 9 unu yabancı sermeyeli şirketler oluşturmuştur. Yabancı sermayeli şirket kuruluşları ve işlemleri ile ilgili bürokrasinin önemli oranda azaltılması ile hız kazanan bu gelişmelere rağmen bu şirketlerin yabancı uyruklu ortaklarının çalışma izinlerinde halen sorun yaşanmaktadır. 4817 sayılı Yabacıların Çalışma İzinleri Hakkındaki yasa ve bu yasanın uygulamasından kaynaklanan sorunlar üyelerimizin şikâyetlerine konu olmaktadır. Bildiğiniz gibi 4817 sayılı kanun şirket ortaklarının da çalışma izini almasını düzenlemektedir. Bu hüküm gereği yabancı ortaklı şirketlerin Belediye ve İl Özel İdarelerine yaptıkları işyeri açma ruhsatı başvurularında yabancı ortaklar için çalışma izin belgesi de talep edilmektedir. İlçemizde kurulu bulunan yabancı ortaklı şirketlerin yabancı ortaklarının büyük çoğunluğu Türkiye’de ikamet etmemesine ve şirket yetkilisinin de T.C. uyruklu olmasına rağmen ilgili kurumlar T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Antalya Bölge Müdürlüğü’nün 22.03.2006 tarih ve 5774 sayılı yazıları uyarınca yabancı ortaklı şirketlerin açma ruhsatı müracaatlarında tüm yabancı ortaklar için çalışma izin belgesi talep etmektedirler. Bu durumda gerek çalışma izninin alınmasının güçlüğü gerekse işlemlerin uzaması sorun olmakta ve işyeri açma ruhsatı alımı güçleşmektedir. Ayrıca bu durumda olan şirket ortaklarının Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yapmış oldukları çalışma izni müracaatlarının büyük çoğunluğu da sermaye yetersizliği, sektörlerin yeterli katmadeğer yaratmadığı vb nedenlerle ret olmaktadır. Bu durum yabancı yatırımcının önündeki engelleri ortadan kaldırmayı ve işlemleri hızlandırmayı amaçlayan Doğrudan Yabancı Yatırımlar kanununun amacı ile çelişmekte, önceden şirket kurmasına kolayca izin verilen yabancı uyruklu kişilerin kendi işyerlerinde bile bulunmalarına izin verilmemektedir. Bu itibarla yabancı sermayeli şirketlerin yabancı uyruklu ortaklarından Türkiye’de fiilen ikamet etmeyen ve oturma izni almayan ortakları için çalışma izini şartının kaldırılması, diğer yabancı uyruklu ortaklar için ise işlemlerin basitleştirilmesi gerekmektedir.